2 Mayıs 2013 Perşembe

The Cacao Academy

     Çocukluğumda ben evin nazlı kızıydım. Suya sabuna dokunmayan, ev işi denince saklanacak yer arayan, çoğunlukla eline bir kitap alıp kendini odaya kapatan, annem çok ısrar ederse de 'ders çalışmam lazım anne ' diyerek taarruzları püskürten bir kız işte... Bu durumun tek istisnası vardı. Annemin mutfakta pasta yaptığı saatler. Annemin pasta yapacağını anlayınca koşa koşa mutfağa giderdim, 'mikseri ben tutabilir miyim anne?' diyerek...
     Hazır gıdaların bu kadar yaygınlaşmadığı, pastane pastasının sadece pastanede, ailecek ve limonata eşliğinde yendiği bir dönemden bahsediyorum. İşte o dönemde annem pasta yapmaya çok meraklıydı. Mahallemizdeki neredeyse tüm çocukların doğum günü pastalarını annem yapardı. Kardeşimle benim doğum günü pastalarımız ise daha özel olurdu, iki katlı, üç katlı falan. Ben de çoğunlukla 'yumurtayı çıkart, unu dök, tepsiyi yağla' gibi ayak işlerini yapar, şanslıysam arada sırada da keki mikserle ben çırpardım. İşte benim pasta yapma merakım taaa o günlerde başladı. 
     Evin nazlı kızı büyüdü, evlendi, artık kendi çocuklarına pasta yapmaya başladı. Ama bir farkla: istedikleri her zaman mikseri çocuklar tutuyor. :-)) Pastacılık da çok gelişti bu arada, çikolata sosu ile kaplı yaş pastaların yerini şeker hamurlu pastalar aldı. Eskiden sadece düğünlerde gördüğümüz modelli pastalar artık doğum günlerinin vazgeçilmezi oldu. Ben de kafaya koydum, annem o zamanın şartlarında bize en güzel doğum günü pastalarını yapardı, ben de çocuklarıma en güzel doğum günü pastasını yapabilmeliyim diye...Ve bu işleri öğrenmeye karar verdim.
     Türkiye'de artık  pastacılık kursları çok yaygınlaştı, insanlar evlerinde bile günlük kurslar düzenliyorlar. Fakat Kıbrıs'ta her aradığınızı hemen bulamıyorsunuz. Dolayısıyla bu kurslara katılmak için hep Türkiye'ye dönmeyi bekliyordum. Ta ki evimizin hemen dibine The Cacao adında, Hansel ve Gretel Kardeşlerin masalından fırlamış gibi duran bir çikolatacı açılana kadar... The Cacao, 2012 yazında açıldı, açıldıklarında 'The Cacao Academy' açma gibi bir niyetleri vardı zaten. Ben o tarihten beri bekliyordum ve nihayet ilk kursları başladı: Çikolata Yapımı. Benim beklediğim kurs bu değildi ama bir yerden başlamak gerek diye düşündüm ve 4 dersten oluşacak bu kursa katılmaya karar verdim. 

1. DERS
     Uzun zamandır hiçbir şey için bu kadar heyecan duymamıştım. The Cacao'nun mutfağına indik 4 bayan ve de Tuğçe Hanım. Ayağımıza galoşlarımızı, başımıza da bonelerimizi taktıktan sonra şefimiz Ahmet Çelik ile tanıştık. İzlediğim tv programlarından olsa gerek, ben 'şef' deyince biraz korkuyorum. İlk gün olduğu için tam anlayamadım; mizaç olarak mı sakin biri yoksa biz kursiyer olduğumuz için mi sabırlı davrandı bize karşı ama bizim şefimiz tv dekilere hiç benzemiyordu. 
     Joanne Harris'in 'Çikolata' isimli kitabını okumuştum epey zaman önce. Her sayfasında burnuma çikolata kokusu gelen bir kitaptı. Burada da -kokudan olsa gerek- aklıma bu kitap geldi. 
     Dersimize çikolatanın tarihçesi ile başladık. İlk ders olduğu için teorik kısmı daha fazlaydı. Temperleme işlemini ve önemini öğrendik. Dersin sonunda da ganaj dolgulu truffle yaptık. 



Kendi Yaptığım Truffle'lar
     İlk dersin sonunda her güzel şeyin emek istediğini söylemek isterim. Temperleme denen olay bu işin kilit noktası gibi geldi bana. Gerçi profesyoneller için makinaları varmış artık ama o büyük makinadan alıp eve koyacak halimiz yok. Dolayısıyla dışarıdan görüldüğü gibi kolay bir iş değilmiş çikolata yapımı. Fakat çok eğlenceli. Özellikle de truffle maketlerini elimize alıp çikolataya bularken çok ama çok eğlendim. Bir sonraki dersi de sabırsızlıkla beklemeye başladım. 
  
     2. DERS 
     Bu derse başlarken grubumuzdan 2 kişi ayrılmış, onların yerine yeni 2 kişi dahil olmuştu. Ve artık nasıl bir ortamda, nasıl bir ders yapacağımız hakkında bir fikrim vardı.
     İlk olarak pralin hakkında bilgi aldık ve yaprak pralin yapımını öğrendik. Daha sonra vanilyalı çikolata yapımını gördük. Ben vanilya kokusundan hiç hoşlanmam, o yüzden bu çikolatanın yapımını öğrenmek beni çok mutlu etmedi açıkçası. Son olarak da kuruyemişler ve kavurma teknikleri hakkında bilgi aldık. Bu söylediklerimin neredeyse tamamına biz izleyici olarak katıldık. Dersin bitiminde de yapımına çok katkıda bulunmadığımız bu ürünlerden eve götürmek için bir kutu hazırladık.

Yaprak Pralin


Vanilyalı Çikolata


     



     Eşim ve çocuklarım akşam aşağıda gördüğünüz bir kutu çikolatayı afiyetle yediler. Eşim 'bu kutudan 10 tane daha olsa yiyebilirdim, o kadar güzeller' dedi. Gerçekten de yeni yapılmış, taze çikolatanın tadı bir başka oluyor. Şefimizin ustalığını da unutmamak lazım bu arada... 

Eve Götürdüğüm Çikolata


3. DERS 
     Bu derste daha önce nasıl kavuracağımızı öğrendiğimiz kuruyemişleri kullanarak Beyoğlu Çikolata ve Roche yapımını öğrendik. Doğrusu bundan sonra ben de evde Beyoğlu Çikolata yapabileceğim için mutluyum, çünkü bu çikolatanın yeri ayrıdır. Hem malzemelerini bulabilmek, hem de yapım kolaylığı açısından da bu çikolatanın yapımı benim daha çok ilgimi çekti. Hele o bir tepsi çikolatanın sert bir kaç el hareketiyle parçalara ayrılma anı vardı ki, beni büyüledi. Ve bittiğinde Beyoğlu Çikolatalarımız gerçekten muhteşem görünüyordu.

Beyoğlu Çikolata

Roche Çikolata

     Daha sonra karamel yapımını öğrendik. Benim gibi sık sık elini kolunu yakan, bebekliğinden beri evde yangın tehlikesi atlatma konusunda yüksek performans göstermiş olan birisi için karamel yapımı gerçekten biraz tehlikeli bir işlem. Ama bu karameli kullanarak muhteşem bir kahve karamel hazırlayacağımız için, mecburen karameli de kendim yapacağım artık. Çikolata ve kahve, beslenme konusunda benim en büyük zaaflarım. Türk kahvesi içmediğim gün kendimi 'bir şey yapmayı unutmuş gibi' hissediyorum. Bütün zararlı yiyeceklerimi beslenme listemden çıkartabilirim ama çikolatayı asla. Ve biz bu derste, hem çikolata hem kahvenin kullanıldığı kahve karamel yapımını öğrendik. Benim için iyi mi oldu, kötü mü henüz karar veremedim.

Kahve Karamel
      Dersimizi marzipan yapımını öğrenerek tamamladık. Bence katıldığım üç dersin en iyisi buydu. (Kahve karamelin biraz etkisi olabilir, kabul ediyorum.) Geriye kaldı bir ders...


4. DERS 
     Bu dersimizin konusu: şuruplu meyveler, taze meyveler ve kurutulmuş meyveler di. Meyvelere geçmeden önce bir önceki derste hazırladığımız marzipan hamurunu kullanarak marzipanlı çikolata yaptık. Hazır olan hamurumuzu yoğurup, açtık, keserek küçük şekiller elde ettik. Daha sonra bu marzipan parçalarını 'banma' yöntemi ile çikolataya buladık. Sonuç aşağıdaki gibi oldu:
Marzipanlı Çikolata
          Marzipanlı çikolata yapımından sonra artık asıl konumuza yani meyvelere geldi sıra. Meyvelerle çikolatanın buluşması da ayrı bir güzel oluyor gerçekten. Bence bu derste meyvelerle yaptığımız her şey hem kolay hem son derece keyifliydi. İlk olarak portakal şekerlemesini kullanarak portakallı çubuk yaptık.

Portakallı Çubuk
     Daha sonra elmalı şekerin elmalı çikolata versiyonunu yaptık. Bence bu, çocukların arkadaşları geldiğinde, doğum günü partilerinde yapılabilecek ve çocukların çok hoşuna gidecek bir ürün oldu. Herkes elmayı istediği çikolataya buladı ve istediği şekilde süsledi. İşte bu da benim elmalı çikolatam:

Elmalı Çikolata
      Daha sonra da taze meyveleri kullanarak meyve tabağı yapımını öğrendik. Böyle bir meyve tabağı, fondü seven herkesin çok hoşuna gider bence. Meyveleri çikolataya bandır çıkart hakikaten çok eğlendim.

   
Dersin sonunda 'sanatsal' çalışmalarımın son durumu aşağıda görüldüğü gibiydi. 
   
     Dersimizi bitirmeden son olarak toz şeker ile desen oluşturmayı öğrendik. Böylece hem o günkü dersimizin hem de çikolata kursumuzun sonuna gelmiş olduk. Şefimize teşekkür edip, vedalaştıktan sonra eve döndüm.
     Evde, kısa bir süre için çocuklarıyla beni ziyarete gelen kardeşim ve o gün hasta olduğu için okula gitmeyen oğlum beni bekliyorlardı. Hızlıca meyve tabağımı hazırladım. Çünkü o gün arkadaşım Hacer'e davetliydik ve hazırladığım meyve tabağı ile çocuklara sürpriz yapmak istiyordum.

Meyve Tabağımın Son Hali

Evde Olmayıp Akşam Gelecekler İçin Hazırladığım Tabak
      O gün hem çikolatalarımızı hem de sevgimizi paylaştık bir tanecik kardeşim ve arkadaşlarımla. Tatlı yedik, tatlı konuştuk. Benim çikolata kursum için de güzel bir kapanış oldu. Ve bu alandaki ilk kurs deneyimim burada sona erdi.

     Artık sırada kursta öğrendiklerimi uygulama aşaması var. Evde çikolata yapımı konusunda ne kadar başarılı olacağımı bilemiyorum. Ama kesin olarak bildiğim bir şey varsa artık satın alacağım her çikolataya farklı bir gözle bakacağım. Parlak mı, mat mı, yüzeyinde pürüz var mı, içinde kabarcıklar var mı, malzemeden çalmışlar mı, kullandıkları çikolata kaliteli mi gibi bir sürü soruma olumlu cevap alamazsam, sanırım eskisi gibi zevkle çikolata yiyemeyeceğim. Belki de gerçek çikolata yemeye şimdi başlıyorumdur... İyi çikolata yapsam da yapamasam da artık bildiğim bir gerçek var ki kesinlikle iyi çikolatayı kötüsünden ayırt edebilirim. Bu kursun bana sağladığı en büyük faydanın bu olduğunu söyleyebilirim.
     Kıbrıs'ta bizi böyle bir eğitimle buluşturan The Cacao'ya, kursun organizasyonu ile ilgilenen Tuğçe Hanım'a, bildiklerini bizimle paylaşan, bize çikolatayı daha da çok sevdiren Ahmet Şef'e ve birlikte güzel vakit geçirdiğim kurs arkadaşlarıma buradan tekrar teşekkürler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder