6 Mart 2013 Çarşamba

Ayşe Kulin

     Ayşe Kulin benim en sevdiğim Türk yazardır. Yazdığı kitapların en az 15 tanesini okumuş olmalıyım. Çoğunu da çıkar çıkmaz alır okurum, fırından yeni çıkmış haliyle. En sevdiğim kitabı -aynı zamanda okuduğum ilk kitabı olan- 'Adı Aylin' dir. Böyle bir kadının gerçekten yaşamış olma ihtimaline inanamayarak bir gecede okumuştum bu kitabı. Ertesi sabah işe gitmem de gerekiyor ama bırakamıyorum kitabı elimden, okudukça okudum. Bitirince saate bir baktım ki işe gitmeme bir saat kalmış. 7 yıl süren çalışma hayatımda 2 gece vardır böyle hiç uyumadan işe gittiğim, biri oğlumun diş çıkarttığı için sabaha kadar ağladığı gece, biri de bu kitabı okuduğum gece. 
     Ailesini ve kendi hayat hikayesini anlattığı , 'Hayat ve Hüzün' ise sevdiğim diğer iki kitabıdır. Belki de ben biyografi ve otobiyografi okumayı çok sevdiğim için Ayşe Kulin'i bu kadar beğeniyorum. Tabi ki anlatımının güzelliğinin etkisi de göz ardı edilemez. Tamam kendi başından geçenleri bu kadar güzel anlatabilir de bir insan, hiç yaşamadığı, bilmediği şeyleri nasıl bu kadar güzel anlatabiliyor?
     'Gizli Anların Yolcusu' ndan bahsediyorum. Açıkçası bu kitabı fırından çıkar çıkmaz koştura koştura gidip almadım. Okuyup okumamakta da kararsızdım. Sömestr tatilinde Ankara'daydık. Bol vaktimiz vardı çocuklarla, biz de vaktimizi kültür sanat faaliyetlerine ayırdık. Malum Kıbrıs'ta hasret kalıyor insan. Sergilere gittik, çocukları atölye çalışmalarına götürdük, neredeyse her gün kitapçı gezdik. Sonuç olarak bu kitabı da aldım ve akşamları da boş olduğum için bir çırpıda okudum. Bence bu kadar hassas bir konuyu, Ayşe Kulin'den başka hiç kimse bu kadar doğal anlatamazdı. Öyle ki hemen arkasından 'Bora'nın Kitabı' nı da aldım ve okudum.  
     Ayşe Kulin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 1-2 Mart tarihlerinde Kıbrıs'taydı. 1 Mart'ta Deniz Plaza'da söyleşi ve imza günü vardı. Çocukların kursu olduğu için ona gidemedim. 2 Mart'ta Lefkoşa Merit Otel'deki etkinliğe çocuklarla birlikte katıldık. Artık çocuklarım bana pek çok konuda arkadaş oluyorlar. Konu kadınlardı doğal olarak. Çok güzel konuştu, çok etkileyici şeyler anlattı Ayşe Kulin. Kızım biraz sıkıldı doğrusu, resim çizdi onu dinlerken. Oğlum ise konuşmanın sonunda 'çok duygulandım anne' dedi. Bence Kadınlar Günü etkinliklerine kadınlardan çok erkekler katılmalı. Benim oğlumun bir annesi, bir kız kardeşi, kız arkadaşları var. İleride sevgilileri ve bir gün eşi olacak. Kadınları anlaması, onların sıkıntılarını bilmesi, empati yapabilmesi bence çok ama çok önemli. O gün mecburiyetten bu etkinliğe üçümüz birlikte katılmak durumunda kalmıştık ama iyi ki de öyle olmuş.
     Kitaplarından da bahsetti sevgili Ayşe Kulin. 
     'Adı Aylin' için, o hikayede anlattığım kadın çok etkileyici bir kadın, o yüzden kitabım bu kadar etkileyici oldu dedi.
    'Hayat ve Hüzün' için, bu aslında tek kitaptı, fakat yayıncı bu haliyle cep kitap basamayız deyince ikiye bölmek zorunda kaldık dedi. 
     'Gizli Anların Yolcusu' için biz sanatçıların muhafazakar olma lüksü yoktur dedi.
     'Sevdalinka', 'Köprü' ve 'Kardelenler' için  bu üç kitabın ben de yeri ayrıdır dedi.
    Şu anda yazdığı bir kitabı varmış, iki tane de sırada bekleyen kitabı varmış.  Kıbrıs'la ilgili bir kitap yazmak istemez misiniz diye soruldu, ısmarlama olmuyor bu işler dedi. 
   Konuşması da yazdıkları kadar etkileyiciydi. Bir gün önceki imza gününü kaçırdım diye üzülmüştüm ama şansıma orada bizler için kitaplarını imzaladı. (Ben gitmeden kitabı çantama atıp, Secret yapmıştım zaten, tuttu). Biz kızımla kitabımızı imzalattık. Kızım 'niçin sadece bir tane çocuk kitabı yazdınız, başka yazmadınız?' diye sordu. Ayşe Kulin gülerek, 'senin için yazayım bir tane daha' dedi. Buradan duyurulur, eğer Ayşe Kulin bir çocuk kitabı daha yazarsa bu kızım istedi diye olacak. Oğlum her zamanki gibi fotoğraflarımızı çekti. Çok keyifli bir gündü. Kitabımı imzalarken kendisine de söylediğim gibi, Allah ona uzun ömürler versin de Ayşe Kulin daha çok kitaplar yazsın, biz de daha çok okuyalım.